BULGARİSTAN’DA “HOCAZÂDE MEHMED MUHYİDDİN EFENDİ” ÖDÜLLERİ SAHİBİNİ BULDU!

    

Bulgaristan Yüksek İslâm Şurası ve Başmüftülüğü tarafından Bulgaristan’ın ilk Başmüftüsü merhûm “Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi” adına verilmekte olan "İslamiyet'e Katkı" ödülleri takdim merasiminin ikincisi 8 Aralık 2018 tarihinde Sofya Merkez Orduevi Salonunda gerçekleştirildi. Bulgaristan Faziletli Dinî Önderler Kurulu, Yüksek İslâm Şurası ve Müftüler Kurulu Üyeleri, Bulgaristan Dinî Topluluklar Temsilcileri, Yasama ve Yürütme Kurumları Temsilcileri, Diplomatik Misyon Temsilcileri, Siyasî Parti, Yerel İdare ve STK Temsilcileri’nin katıldığı programa Türkiye’den Sofya Büyükelçisi Hasan Ulusoy, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Erhan Tabakoğlu, Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Cem Uzun, Dış İlişkiler Koordinatörü Doç. Dr. Murat Türkyılmaz, İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcıları Doç.Dr. Muhammet Altaytaş ve Doç. Dr. A. Taha İmamoğlu ile birlikte bir grup öğretim üyesi katıldı. Ayrıca T.Ü. İlahiyat Fakültesi Musiki hocası Doç.Dr. Abbas Yahya ekibiyle birlikte programda Türkçe ve farklı Balkan dillerinde Türk tasavvuf musikisi konseri verdi.

Her yıl beş isme verilen “Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi” "İslamiyet'e Katkı" ödülü bu yıl şu isimlere layık görüldü.

Şumnu Medrese-i Aliye mezunu, 20 yıl kadar Rusçuk ve bölgesinde imamlık yapmış, emeklilik imkânlarıyla yetimlere, Rusçuk İmam Hatip Lisesi'nin ihtiyaçlarını temin etmek üzere yardım eden, 6 dönüm arazisini mescid yapımı için hibe etmiş olan 93 yaşındaki HALİL YAVAŞ
Vakıf mallarının iadesi ve suistimalden korunması için önemli davalar yürütüp kazanan bir kişi olan Sumnulu Av. METİN CAMBAZOV
17 yaşında, okula başörtüsü ile girmesi yasaklandığı için ailesinin desteğiyle mahkemelerde, ayrımcılıktan koruma komisyonu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde hukuki mücadele yürüten kız öğrenci EMİNE ŞAMATAREVA
Şumnu Nüvvab Medresesi mezunu, komünist sistemin çöküşünden sonra dini kurumlar ve din eğitimi teşkilatının yapılanmasında büyük katkıları olmuş, birikimini ve bu kurumların tarihlerini yazdığı kitaplarla okuyuculara ve yeni nesillere aktaran Dr. İSMAİL CAMBAZOV
Müslümanlara yönelik hoşgörülü davranışları sebebiyle Çar ve eski Başbakan SİMEON SAKSKOBURGGOTSKİ fahri ödüle layık görüldüler.


“HOCAZÂDE MEHMED MUHYİDDİN EFENDİ” ödüllerinin takdimi münasebetiyle yaptığı konuşmada Başmüftü Dr. Mustafa Hacı, Hocazade’nin çalıştığı şartların bugünden daha zor olmasına rağmen onun hiçbir zaman yılmadığını, toplumun iyi ilişkiler içinde yaşaması gerektiğini, karşılıklı saygının insana bahşedilen şerefin bir gereği olduğunu ifade etti.

Yüksek İslâm Şurası Başkanı VEDAT S. AHMED ise özetle şunları söyledi:

“Bir araya gelmemizin sebebi, bugünkü Müslümanlar Diyaneti teşkilâtının kurucusu olan Bulgaristan’ın ilk Başmüftüsünü yâd etmektir. Bu zât-ı muhterem, Müslümanların haklarını savunmak, onların mutlu olarak yaşadıkları toplumun saadetine katkı sağlamaları için gayret göstermiştir. Eminim ki, bu zât ve bugün ödül ile taltif edeceğimiz değerli şahsiyetler, biraz sonra zikredeceğimiz hayırlı işleri bu mütevazı ödülleri kazanmak için yapmadılar. Onlar, insanlığın ikinci babası Nuh aleyhisselamdan tevarüs ettikleri kadim ve hikmetli bir ilkeye uydular. Zira o ve ondan sonra gelen ve aralarında hiçbir ayrım yapmaksızın her birine inandığımız diğer peygamberler her fırsatta: “Benim ecrim ancak Allah’a aittir. O her şeye hakkıyla tanıktır... ” demişlerdir. Şüphesiz, Allah herkese bu dünyada yaptığının karşılığını verecektir. Bizim vazifemiz, iyi birer insan olmak ve iyiye iyi deyip tanıklık etmektir.

Asırlarca tecrübe edilmiş hikmetli bir söze göre, bozmak kolay, ama yapmak zordur. Bu gerçeği kavrayan insanlar çok az; hayatlarında ilke edinenler ise daha da azdır. Bu husus, özellikle yıkıcı ve bozucuların revaçta olduğu günümüz için daha da geçerlidir. Buna rağmen bizler, tıpkı basiretli Hocazâde Mehmed Muhiyddin Efendinin yapıcı olduğu gibi, inşa etmekle mükellefiz. Bu zât-ı muhterem, önce müftülük teşkilâtını ayakları üzerine kaldırmış, ardından edebiyete kadar geçerli olmak üzere canı gönülden vakfedilmiş olan vakıf mallarına düzen getirmeye çalışmış, ondan sonra da Şumnu’da ki “Nüvvab” adlı lise ve yüksek seviyede eğitim veren eğitim ocağının temellerini atmıştır ki, orada yetişenler ilim ve irfan tohumlarını saçsınlar.

Günümüzde her tarafta dinden ve bilhassa İslâm’dan bahsediliyor, buna özellikle de insanların kalplerine korku salmak için başvurulduğunu görüyoruz. Dine ve bilhassa İslam’a duyulan bu ilgi onun, çağdaş insanın ihtiyaçlarına dâhil olmak üzere çok şeylere muktedir olduğunu göstermektedir. Burada önemli olan, biz Müslümanların yüzümüzü tamamen dinimize çevirmemizdir.

Bununla birlikte ülkemizdeki çoğunluğu da Müslümanlara ve Türklere güvenle yaklaşma-lıdır. Çünkü bizler bu güveni hak ediyoruz, bunu da 140 yıldır vatanımıza olan bağlılığımızla göstermiş bulunmaktayız. Bizler kıt kanaat imkânlarla, devletten herhangi bir destek görmek-sizin toplum barışını inşa ediyoruz. Fakat ne yazık ki, karşı taraftan uzatılan eli görmüyoruz...

Bulgaristan Müslümanları bunu hak etmiyoruz; güzel vatanımız da evlâtlarının verilmeyen haklarından bahsedilmesini hak etmiyor. Hele hele haklarının gasp edilmesini hiç hak etmiyor! Meselâ, kulaklarına Arapça ezanın geldiği kendi camisinde Anadili Türkçe ile dinî vecibelerini hür bir şekilde yerine getirme hakkı bunlardan birisidir.

Avrupa yolunda dinî topluluklara bir takım imkânlar sağlamak suretiyle verilen haklarımızın kısıtlanmasını hak etmiyoruz. Müslümanlara karşı iyi davranma gerekliliği, devlet kurumları tarafından vakıf mallarına el koymakla bağdaşmıyor, çünkü bu mallar Bulgaristan halkının bir parçası olan Müslüman topluluğunun faydasıına olmak üzere sonsuza kadar vakf edilmiştir.

İkinci “Hocazâde Mehmed Muhiyddin Efendi” ödülleri sahiplerini gönülden selâmlıyorum. Allah’ın bizleri daha iyi insanlar yapmasını diliyor ve kötülüğü kaldırarak bizim ve vatanımız için adaletin, barışın ve huzurun hâkim olmasını temennî ediyorum.”

Video için tıklayınız.

Ek Resimler
Bu içerik 10.12.2018 tarihinde yayınlandı ve toplam 1080 kez okundu.