GÜNÜMÜZDE MEKKE VE MEDİNE İLE HAC VE UMRE ŞUURUMUZUN MESELELERİ


Fakültemizin tertip ettiği düzenli ilmi toplantılar silsilesi olan  SELİMİYE KONUŞMALARI’nın 4. sezon 24. Programı Fakültemizin Selimiye binasında gerçekleştirildi. Fakültemiz öğretim üyelerinden Doç. Dr. A. Taha İmamoğlu’nun moderatörlüğünü yaptığı programda yine fakültemiz öğretim üyesi Doç. Dr. Muhammet Altaytaş “Günümüzde Mekke ve Medine İle Hac ve Umre Şuurumuzun Meseleleri” hakkında konuştu.

A. Taha İmamoğlu takdim konuşmasında Osmanlı şairlerinden iki kişinin Tuhfetü’l-haremeyn isimli hac yolculuğunu anlatan eser kaleme aldıklarını ve bunlardan Urfalı Nabi’nin şöhret bulduğunu ancak Edirneli Natık Mehmed Efendi’nin eserinin ise Nabi’nin gölgesinde kaldığını ifade etti. Edirne şairlerini çalışan edebiyat araştırmacılarının bu eseri neşretmemiş olmasının büyük bir eksiklik olduğunu vurgulayan İmamoğlu, Osmanlı’daki hac güzergahlarına, Nabi’nin Kabe’yle ilgili meşhur beyitlerine ve dönemin padişahıyla arasında geçen hadiseye temas ettikten sonra sözü Muhammet Altaytaş’a devretti.

Muhammet Altaytaş, Iraklı mimar Taha Abudurrauf’dan ödünç aldığı ifadeyle “MEKKE’DEN LAS VEGAS’A” alt başlığı altında Mekke’nin nasıl modern bir Batı şehrine dönüştürüldüğünün itikadî, ibadî, tarihi ve siyasî tasvirini yaparak günümüzde Mekke ve Hacca dair şuurumuzun meselelerini müzakere etti. Hocamız özellikle 1744’te Muhammed b. Abdulvehhab ile Muhammed b. Suud’un yaptıkları antlaşmayla temelleri atılan Suud devletinin siyasi ve Vehhabiliğin itikadi zeminine odaklandı. İlaveten Şerif Hüseyin’in isyan hareketine temas ederek, Mekke ve Medine’nin İngilizler tarafından nasıl Osmanlı’dan/Türk’ten koparıldığını anlattı. 1916 yılında Mekke’nin 1918 yılında Medine’nin, bin yıldır İslâm milletinin siyasi ve itikadi (Ehl-i sünnet)  omurgasını, mihverini teşkil eden Osmanlı’dan, Türk’ten koparılarak aslında Müslümanların hâkim olduğu topraklar olmaktan da çıktığını ifade etti. Hz. Peygamber’in Umre ve haccını şirke ve küfre tavırla gerçekleştirdiğini, ilk umrenin aynı zamanda gaza olarak da anıldığına dikkat çeken Altaytaş, Hz. Peygamber’in sünnetinde hac ve umre ibadetinin; Mekke’nin fethi, İslâm vatanı olması ve burada İslâm/İbrahim milletinin teşekkül süreciyle birlikte yürüdüğünü vurguladı.

Günümüzde bu şuuru yitirdiğimizi hatırlatan Altaytaş, hac ve umrenin ancak bahsi geçen fetih ve tarih şuuruyla anlamına kavuşacağını ifade etti. Bir soru üzerine hocamız bugün hac ve umre hususundaki gafletimiz noktasında en masum kesimin samimiyetle, kıt kanaat imkânlarıyla hac ve umreye rağbet eden halkımız olduğunu, fakat bu gaflet dolayısıyla aşağıdan yukarıya doğru kademe kademe herkesin mevkiince vebali bulunduğunu ifade etti. Toplantıya öğretim elemanları ve öğrenciler yanında ilimizdeki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve halkımızdan konuya alaka duyan seçkin bir topluluk katıldı. SELİMİYE KONUŞMALARI farklı konular ve konuşmacıların katılımıyla her ayın ikinci Salı’sı devam edecektir. 

24. Selimiye Konuşması’nın tam video linki için tıklayınız.

Ek Resimler
Bu içerik 14.11.2018 tarihinde yayınlandı ve toplam 1040 kez okundu.