HOCAMIZDAN SEMİNER: “ULUSALCILIK İLE KÜRESELCİLİK KISKACINDA BALKANLAR”

Fakültemiz Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa ŞENTÜRK, Balkan Strateji ve Kültürel Araştırmalar Derneği himayesinde “Ulusalcılık İle Küreselcilik Kıskacında Balkanlar” konulu bir seminer verdi. Değerli Hocamızı tebrik eder; çalışmalarında başarılar dileriz.

Seminerde zikredilen hususlar özet olarak şu şekildeydi:
10 milyondan fazla Türk nüfusunu bünyesinde bulunduran Balkanların Türkün zihin ve gönül dünyasındaki bir diğer karşılığı da ‘Rumeli’dir. Kıta Avrupa’sını merkeze alan ‘Güneydoğu Avrupa’ isimlendirmesi müsemmisi olan zihniyetin, coğrafyanın tarih ve kültürüne yabancı bir yaklaşımın sonucudur. Üzücü olan, bu isimlendirmenin sorgulanmadan benimsenip bir de ‘Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Merkezi’ adı altında akademik birimler kurulmasıdır.
Türkler’in, Gagavuzlar’ın, Yunanlılar’ın, Bulgarlar’ın, Hırvatlar’ın, Pomaklar’ın, Boşnaklar’ın Makedonlar’ın, Arnavutlar’ın ve Romanlar’ın bir arada yaşadığı balkanların bu kozmopolit yapısı üzerinde hiçbir zaman hâkimiyet kurulamamıştır. Dolayısıyla ‘balkanlaşma’ ifadesini bir de bu açıdan düşünmek yerinde olacaktır. Fransız devrimi sonrasında ortaya çıkan her ulusun kendi devletine sahip olması gerektiğine yönelik anlayış ‘öteki’’ne düşmanlık çağrıştırırcasına kullanılan, ‘ırkçılık’ ifade eden ‘ulusalcılık’ modern dönem anlayışı olmasının yanında egemenliğin hanedanlıklardan alınıp ‘halkın kendisi’’ne verilmesini ifade etmekteydi. Ulusalcılığın alternatifi olarak sunulan ve modernitenin son aşaması olarak kabul edilen küreselcilik ise aslında ‘aynı ideolojinin iki yüzü’ olarak tanımlanabilecek durumdadır. Bu iki ideolojiden herhangi birine yakın olunması Balkanlar için sonucu değiştirmeyecek ve her halükarda sömürülmesine sebep olacaktır. Bölgede Türkler haricindeki diğer ulusların Türklerin geri dönebileceği ‘tehlikesi’ ile korkutulması sayesinde Türkiye’nin bölge ile irtibatının koparılması hedeflenmekte ve Neo-Selefi akımların da alternatif olarak sunulduğu görülmektedir.

Bütün bu olan-biten arasında bölgedeki halkların milli benliklerini koruyacak üçüncü bir yolun imkânı tartışılmalıdır. Türkiye ile bölge ülkeleri arasında yapılan işbirliğinin Türkiye açısından ne bir ‘abi’ ne de ‘geçmişten bir alacak’ ifade etmeyip, Balkan ülkeleri ile arasındaki ‘gerçek ortak değerler’ üzerine kurulu olmalıdır.

Konuyla ilgili aynı içerikte bir değerlendirme için bk.
Ek Resimler
Bu içerik 15.01.2025 tarihinde yayınlandı ve toplam 86 kez okundu.