SELİMİYE KONUŞMALARI’NIN BU AYKİ KONUĞU AYÇİN KANTOĞLU İDİ


Fakültemizin tertip ettiği SELİMİYE KONUŞMALARI programının 45’incisi Selimiye binamızda gerçekleştirildi. Fakültemiz Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammet Altaytaş’ın oturum yöneticisi olduğu "KENDİNİ BİLMEK GAZZE'Yİ ANLAMAK" başlıklı programın konuğu, Gazze konusundaki duyarlı konuşmaları, faaliyetleri ve kampanyalarıyla tanınan Çevirmen-Yazar Ayçin Kantoğlu idi.
Muhammet Altaytaş, son aylarda “medeni” dünyanın gözü önünde hatta desteğiyle İsrail’in Gazze’de çocukları, kadınları, sivilleri masumları katlettiği, evlerini, barklarını, camilerini, şehirlerini, hastanelerini, ibadethanelerini bombaladığı, soykırım uyguladığı yakıcı bir zulüm gündemiyle sarsıldığımızı ifade etti. Bu süreçte yaptığı samimi konuşmalar, faaliyetler ve kampanyalarla kamuoyu tarafından tanınan Ayçin Kantoğlu’nun Gazze’de yaşanan zulme kalben buğzetmek dışında da yapılacak şeylerin olduğunu, alınacak ibretlerin bulunduğunu gösterdiğini belirten Altaytaş, müşahhas olarak zulme karşı net bir tavır ortaya koymakla birlikte, zulmü doğuran küresel çağın/kültürün felsefi metafizik kabullerini de sorgulayarak Gazze’yi aynı zamanda bir hak ve hakikat soruşturmasına/arayışına dönüştürdüğüne, üstelik bunu arı duru bir Türkçe, samimiyet ve tüm benliği ile yaptığına dikkat çekti.
Konuşmasında, dünyaya gelen her çocuğun İslâm üzere doğduğunu hatırlatan Ayçin Kantoğlu, çocukların ölümü karşısında taraf tutulamayacağına, çocukları öldürmenin hiçbir mazereti bulunamayacağına, ölen çocukların Hakk’a tapan herkesin özü olduğuna, her birimizin özünde gizli bulunan çocuk olduğuna dikkati çekerek şöyle devam etti: “Onları katletmek elini hakka uzatmak gibidir, bu kadar ciddi bir cürüm işlenmektedir.”
Uygur Türkleri misalinde olduğu gibi dünyanın başka yerlerinde de maalesef mezalimlerin devam ettiğini fakat Filistin'de dünya tarihinde görülmemiş bir zulümle karşı karşıya olduğumuzu, şimdiye kadar hiçbir örgütlü gücün bu şekilde çocukları ve masumları hedef almadığını ifade eden Ayçin Kantoğlu, planlayarak, tasarlayarak, örgütlü bir kötülüğün felaket boyutuna ulaştığını belirtti. Çağdaş dünyanın ve kurumlarının etkisizliğine atıfta bulunarak bunda da bir hayır olabileceğini hatırlattı ve şöyle devam etti: “Orada şehit edilen bir avuç mücahit, şehit edilen babalar, anneler, çocuklar, yaşlılar ve onların mübarek kanları dünyanın üzerine örtülmüş olan bu aldatıcı süreci söküp atıyor. Dünya’da İslâm hızla yayılıyor.” Gazzelilerin haklı olmaktan doğan kuvvetleriyle hem direndiklerini hem de dünyayı değiştirdiklerini ifade eden Kantoğlu, yüz yıl evvel İsitklâl Harbi’nde biz kimle çarpıştı isek bugün Gazzelilerin de onlarla mücadele ettiğini söyledi.
Konuşmasının sonunda Kantoğlu, bize verilen narkozun etkisinden kurtulmamız gerektiğini, neyi kaybettiğimizi, kimliğimizi nüfus müdürlüğüne değil “Kalu Belâ”ya kadar giderek hatırlamamız, sahte kutuplaşmaları, ötekileştirmeyi bir kenara bırakarak siperde hep beraber ölmeden evvel bir ve beraber olmamız gerektiğini dile getirdi.
Günümüzde dünyanın birçok bölgesinde onlarca bölgede çatışmaların devam ettiğine fakat tevarüs ettiğimiz tarihi miras sebebiyle hak ile batıl arasında kavganın göbeğinin, mihverinin Türkiye olduğuna dikkat çeken Muhammet Altaytaş, küresel merkezi sistemin maşalarıyla 40 yıldır sürdürdüğümüz mücadele ile Gazze’deki direnişin akrabalığına dikkat çekti. Gerek serhad boylarında vatan müdafaasında canını feda eden şehitlerimize gerekse Gazze’deki şehitlere Allah rahmet diledi.
Dekanımız Prof. Dr. Ali Öztürk’ün Ayçin Kantoğlu’na takdim ettiği hediye ile program son buldu.
Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Nuri Kaplan, İl Müftüsü Hasan Başoğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Engin Öztürk, , İl Milli Eğitim Müdürü Önder Arpacı’nın da katıldığı programa Edirneliler büyük teveccüh gösterdi.


Ek Resimler
Bu içerik 12.01.2024 tarihinde yayınlandı ve toplam 340 kez okundu.